1 Mart 2024 Cuma

SANAYİ DEVRİMİ'NİN ÇELİŞKİLERİ: REFAHIN BEDELİ ve KÜLTÜREL DÖNÜŞÜM

 

 

1700’lerin sonlarında ortaya çıkan sanayi devrimi, yeni bir çağın başlangıcı olmuştur. Birleşik Krallık’ta başlayan bu devrim akabinde Avrupa, Amerika ve Japonya başta olmak üzere tüm dünyaya yayılmıştır. Üretimde buharlı makineler kas gücünün yerini almıştır. Siyasi, ekonomik ve sosyolojik olarak büyük değişimlere yol açmıştır.

Önceleri ekonomik çarklarını sömürgeleriyle sağlayan Avrupa bu sayede yeni bir ekonomik sistemin kapılarını açmıştır ve genel refah düzeyi yükselmiştir. Sanayi devrimi beraberinde kapitalizmi getirmiş ve sermaye birikimi gibi kavramları oluşturmuştur. Bu sayede sermaye sahipleri paralarını çalıştırarak sürekli sermaye artışı sağlamıştır. Bu durum daha sonraki dönemlerde vahşi kapitalizmi doğurmuş, tüketimi artırmak ve ihtiyaç fazlası tüketimi oluşturmak işletmelerin ve pazarlama alanının birincil amacı haline gelmiştir.

Buharlı motorun icadıyla birlikte bilim, daha hızlı ilerlemiş, makine ve mühendislik gibi alanlar hızlı gelişmeler yaşanmıştır. Tıp ve ilaç sanayisinde meydana gelen gelişmeler ölümcül hastalıkları ortadan kaldırarak yaşam kalitesini artırmıştır. Bununla birlikte özellikle Avrupa’da bilimsel yöntem ve rasyonel düşünce kavramları ortaya çıkmıştır. Böylelikle bulunduğu coğrafyanın kültürel yapısı daha akılcı bir tutuma evrilmiştir.

Tarımda artık kas gücüne eskisi kadar ihtiyaç olmadığından insanlar şehirlere göç etmiştir. Bu yoğun göçle birlikte endüstriyel bazlı iş alanları doğmuştur ve işçi sınıfı ortaya çıkmıştır. Bu değişimler bir araya geldiğinde yeni bir siyasi-felsefi kavramı ortaya çıkarmıştır; sosyalizm. İşçi hakları, sendika gibi kavramlar sosyalizm akımıyla birlikte doğmuştur. O günlerde kapitalizm ve sosyalizm bir arada bulunarak birbirini kontrol eden iki sistem olmuştur. O dönemlerde bu iki sistemin sentezi geçerli olmuştur.

Sanayi devriminin görünen kısmına baktığımızda oldukça tutarlı ve şirin gözüküyor fakat biraz da buzdağının görünmeyen kısmına bakmak gerekiyor.

Bu sistemde paradoksa giren bir nokta var o da artan tüketim çılgınlığı. Tüketici, aslında o işletmelerde çalışan emeğiyle mâl veya hizmet üreten bizleriz. Devamlı olarak yaptığımız tüketimle kendi ürettiklerimizi para karşılığı maliyetinin üstünde fiyatlara satın alarak sermaye artışına katkıda bulunuyoruz. Bir başka deyişle üretiyoruz, gelir elde ediyoruz ve ürettiklerimizi tüketiyoruz. Bu noktada bizlere ödenen para kaynağına geri dönmüş oluyor. Buna da paranın dolaşım hızı deniyor. Günümüzde artan miktarda tüketim olduğundan paranın dolaşım hızı oldukça yüksek. Bu dolaşımın artı ve eksileri var fakat o detaylı incelenmesi gereken ayrı bir konu.

Bireysel özgürlük, aydınlanma, girişimcilik, mülkiyet ve tasarruf sahibi olmak şüphesiz bizlerin yararına olan yenilikler. Ancak çevresel kirliliği, Çernobil felaketini, iklim değişikliğini, okyanusların en derinine kadar ulaşan atıklarımızı, kuruyan su kaynaklarımızı ve dengesi bozulan doğamızı bir kenara mı atmalıyız?

Bireysel özgürlük bugün için geçerli. Peki ya o dönemde kadınlara yapılan ayrımcılık, çocuk işçiler, tehlikeli çalışma koşulları, şehre sıkışan nüfus, fizyolojik ve psikolojik hastalıkların çoğalmasına bağlı artan ilaç kullanımı bu sistemin sadece tuzu biberi mi? Yoksa bazı sorunlar günümüzde de devam mı ediyor? Ayrıca neden gelişim hızına bağlı olarak insan doğasına aykırı yeni sorunlar ortaya çıkıyor?

Teknolojik gelişmelerin yapılması ve teknolojiden yararlanmak zorunluluk ve gelişmenin akabinde gelecek sosyolojik değişimlerin de kaçınılmaz olduğu bir gerçek. Ancak kültürel ve moral değerlerin korunması için alınacak önlemlerin bu değerlendirmeleri dikkate alınarak yapılmasında fayda var.

Günün sonunda tamamen karmaşık ve çelişkilerin olduğu bir durumla baş başayız. Bununla birlikte geleceğin bizler için bir umut mu yoksa kâbus mu olduğu bize ve bakış açımıza kalmış bir konu.

25 Ocak 2024 Perşembe

HAREKETSİZ YAŞAM TARZI: GELECEĞİN HASTALIKLARI BUGÜNDEN BAŞLAR

 


Hareketsiz yaşam tarzı, günlük yaşamda fiziksel aktivitenin yetersiz olduğu bir yaşam biçimidir. Bu yaşam tarzı, modern yaşamın getirdiği çeşitli faktörlerden kaynaklanmaktadır. Örneğin, teknolojinin yaygınlaşması, insanların daha fazla zamanını oturarak geçirmesine neden olmaktadır. Bu da birçok hastalığı beraberinde getirmektedir.

  • Obezite: Hareketsiz yaşam tarzı, obezite riskini artırmaktadır. Obezite, kalp hastalığı, diyabet, yüksek tansiyon ve bazı kanser türleri gibi çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilmektedir.
  • Kalp hastalığı: Hareketsiz yaşam tarzı, kalp hastalığı riskini artırmaktadır. Kalp hastalığı, dünyada en yaygın ölüm nedenidir. Hareketsiz yaşam tarzı, kalp kasının zayıflamasına ve kalp damarlarının tıkanmasına neden olarak kalp hastalığı riskini artırmaktadır.
  • Diyabet: Hareketsiz yaşam tarzı, diyabet riskini artırmaktadır. Diyabet, kan şekeri seviyelerinin yüksek olduğu bir hastalıktır. Hareketsiz yaşam tarzı, kan şekeri seviyelerinin kontrol altında tutulmasını zorlaştırarak diyabet riskini artırmaktadır.
  • Kas ve kemik sağlığı: Hareketsiz yaşam tarzı, kas ve kemik sağlığını zayıflatmaktadır. Bu durum, osteoporoz gibi hastalıklara yol açabilmektedir. Kas ve kemikler, düzenli olarak egzersiz yapılmadığı takdirde zayıflar ve kütle kaybeder. Bu durum, kas ve kemik yaralanma riskini artırır.
  • Depresyon ve anksiyete: Hareketsiz yaşam tarzı, depresyon ve anksiyete riskini artırabilmektedir. Egzersiz, mutluluk hormonu olan serotonin salınımını artırarak ruh halini iyileştirmeye yardımcı olur. Hareketsiz yaşam tarzı, bu hormonun salınımını azaltarak depresyon ve anksiyete riskini artırabilir.

 

Hareketsiz yaşam tarzından kaçınmak için, günlük yaşamda fiziksel aktiviteyi artırmaya çalışmak önemlidir. Bu, düzenli olarak egzersiz yapmak, merdivenleri kullanmak, toplu taşıma kullanmak yerine yürümek veya bisiklete binmek gibi basit değişiklikleri içerebilir.

Hareketsiz yaşam tarzından kaçınmak için bazı yöntemler:

  • Her gün en az 30 dakika orta düzeyde aerobik aktivite yapın. Bu, tempolu yürümek, koşmak, yüzmek veya bisiklete binmek gibi aktiviteler olabilir.
  • Haftada en az iki gün kuvvet antrenmanı yapın. Bu, ağırlık kaldırma veya direnç bantları ile yapılan egzersizleri içerebilir.
  • Merdivenleri kullanın. Asansör veya yürüyen merdiven yerine merdivenleri kullanmak, günlük fiziksel aktivitenizi artırmanın harika bir yoludur.
  • Toplu taşıma kullanın. Araba yerine toplu taşıma kullanmak, günlük fiziksel aktivitenizi artırmanın ve hava kirliliğini azaltmanın harika bir yoludur.
  • Yürüyerek veya bisikletle gidilebilecek mesafeleri yürüyerek veya bisikletle gidin. Bu, günlük fiziksel aktivitenizi artırmanın ve çevreyi korumanın harika bir yoludur.

Hareketsiz yaşam tarzı, modern yaşamın getirdiği bir sorun olsa da bu yaşam tarzından kaçınmak için yapabileceğiniz birçok şey var. Günlük yaşamınızda küçük değişiklikler yaparak, sağlığınızı koruyabilir ve yaşam kalitenizi artırabilirsiniz.

Hareketsiz yaşam tarzının önlenmesine yardımcı olabilecek öneriler:

  • Çocuklarınıza erken yaşta aktif olmanın önemini öğretin.
  • İşyerinizde veya okulunuzda aktif olmaya teşvik edici programlar oluşturun.
  •          Toplumla birlikte aktif olma fırsatları yaratın.

     Küçük adımlarla başlayarak hareketsiz yaşam tarzının önüne geçebilirsiniz.